15 Haziran 2010 Salı

KIZIM" A...


Duygular vardır kelimelere sığmaz, sadece yaşanmalı belki de... Anlatılamaz....
Bugün işte öyle bir gün yaşadım.
Öyle yoğun ki hislerim, hissettiklerim...
Yaşadım doya doya ama anlatabilecekmiyim emin değilim!

1992 / 13 eylül sabahı başlayan erken sancıların sonucunda kucağıma verdiler bebemi...
Yumuş yumuşdu maviş gözlüm...
Hepimiz gibi kendisini bekleyenlerden habersiz, merhaba dedi dünya okuluna...
Yıllar içinde, güzel, çirkin, iyi, kötü, kolay, zor ( kime ve neye göre o ayrı tabi ama bol deneyimli bir anlaşma yaptığını düşünüyorum mavişimin...) günler geçirdi.
Bebem o benim...
Ecem...
Kınalı kuzum, inci tanem, şımarık kedim...
En önemlisi, o bana Rabbimin hediyesi ve emaneti....

Bebemin bugün ilk mürvetini gördüm. Kepini fırlattı, mezun oldu şımarık kedim...
Bir annenin hayatındaki en önemli günlerden biridir muhakkak yavrusunun mezuniyet törenine katılması ama benim için çok daha özel ve önemli bir gündü bu gün...

Ece ve benim aramdaki kontrat ANA - KIZ olmaktan öte sanki...
O aynı zamanda benim öğretmenim, yol arkadaşım, sırdaşım. Öfkelendirsin ya da öfkelendirmesin beni farketmez... O benim ağlama duvarım...

Evet,
Yine ağladım bugün...
Ama bu kez sevinç, gurur, onur, egosal tatmin, kıvanç, huzur vardı o gözyaşlarında... Bir de minik bir burukluk...

Onun annesi olmanın kıvancı ile beraber, babasızlığına rağmen onu kolejden mezun etmenin onuru ve gururu vardı...
Kendime verdiğim bir söz vardı yıllaaarr yıllar önce...
Niyet etmiştim. Yavrumu kolej mezunu yapmaya, imkan ve şartlarım ne olursa olsun, o kolej mezunu olacaktı. Yabancı dili olacaktı. Kendine güveni olacaktı. Ayakları yere sağlam basacaktı. Yüksek tahsilini yapamasa bile bir kolej mezunu olarak hayata daha sağlam ve güvenli adımlarla başlayacaktı. Sadece maddesel değil manevi olarak da kendine güveni tam olacaktı...

Zordu, zor yıllardı... Yazmaya kalksam blog romana dönebilir... Hoş ben biliyorum. Bilenlerde biliyor...
Ama bugün...
BUGÜÜÜNNNNNNN AĞLADIM BEEEEEEEEEEEEE.....
Yavrum, kepini havaya fırlattığı an, ismi okunup mezuniyet belgesini sahnede teslim alırken, arkadaşları ile gülüşürken, öğretmenlerini öperken, sevgilisi gelicekmi gelmiycek mi diye düşünüp endişelenirken.... Her anını, kare kare sadece fotoğraf makinasında çekmekle kalmadım. Yüreğime de, beynime de kayıt ettim...
Gurur duydum onunla... Gurur duydum kendimle..
Ve en ama en önemlisi şükrettim Rabbime ....
Defalarca teşekkür ettim...
Ben niyet ettim sende nasib ettin güzel Allahım, sana şükürler olsun dedim....

Çok gururluyum bugün, bi başkayım...

Canım kızım,
Yolun açık, gücün daim, ışığın bol olsun.
Gönlündeki hakkında hayırlı ise zaten olur asıl önemli olan hakkında hayırlı olana yüce rabbimin gönlünü razı eylemesi...
Seni de , tüm kullarını da, hepimizi iyilerle karşılaştırsın benim güzel Allahım...
İNCİ TANEM ...
İYİ Kİ VARSIN...
SENİ ÇOK SEVİYORUM!

14 Haziran 2010 Pazartesi

İYİ DÜŞÜN İYİ OLSUN...

Merhaba,

Bu ilk blogum...
Ne yazmalıyım, neler yazmalıyım diye uzun uzun düşündüm. Bir ara vazgeçer gibi oldum ama Allah dan o düşünceden de hemen vazgeçtim:)
Aksın dedim, akışta gitsin ilk satırlar,,,
Şu an bu satırları yazarken de ilk blog konumun belirmeye başladığını farkettim kendi cümlelerimden...
VAZGEÇMEK...
Başlamak bir şeylere, niyet etmek her insanoğlu için elzem ...
Seçimlerden kurulu bir hayat yaşıyoruz. Ve hatta bana göre son nefesimizi verirken bile bir seçim yapmaktayız. Dini kitaplarda anlatılır ya, hani melek ve şeytan gelir başımıza, son dakikalarda kandırmaya çalışırlar ya bizi... O anda bile bir seçim yapma durumu var :))

İyi de bu seçimler ya çoktan seçmeli olursa hani sınavlardaki gibi ?
a-b-c-d-e .... şıkların çokluğu olduğu seçimler olmuyor mu hiç hayatımızda?
Bende oluyor vallahi...
18 şubat da 38 yaşıma bastım. 3 yaşımdan itibaren bazı şeyleri hatırladığımı varsayacak olursak 35 yıllık bilinçli hayatımda bir çok kez çoktan seçmeli durumlarla karşılaştığımı söyleyebilirim...
Referans noktam şu anki hayata bakışım olur ise cevabım kısa ve net : VAZGEÇMEK olur...
Vazgeçmek, ama neden nelerden vazgeçmek?
Geçmişteki yaşanmışlıklarıma baktığım zaman bugünkü aklımla çoktan seçmeli seçimlerin karşıma çıkma sebebini şu şekilde adlandırabilirim...
Korkularım....
Çocukluktan itibaren yaşadığım ya da gözlemlediğim bir çok olay bende korku kalıpları oluşturmuş bu da doğal olarak hayatımın bir çok noktasında beni kararsızlıklara itmiş. Çünkü kalıpların yarattığı korkular, almam gereken kararlarda bir sürü " ya, acaba, yoksa!!!" larla başlayan tercihleri yaratmaya başlamış... Detayların içinde boğulup, tablonun bütününden uzaklaşmışım...
Konu bana göre çok basite inmeye başladı son 3 yıldır...
Bir konu da kararsızsın ve karşında bir sürü çoktan seçmeli seçenekler mi sıralandı?
Bi kere acele etmiyeceksin, bi arkana yaslanıp düşüneceksin...!
Seçenekleri değil tabi ki, bunları yaratan korku kalıplarını...
Karar almana engel olan, kafanı bulandıran korkuların nedir o andaki alman gereken kararla ilgili?
Sevilmemek mi?
Kaybetmek mi?
Güvensizlik mi?
Pekiiiii....
Diyelim ki iyi günündesin ve takır takır verdin bu soruların cevaplarını iyi de konu çözümlendi mi ? Hayır! Sadece korkularını adlandırdın.. Geldik 2. bölüme, tekrar yapmak istediğin seçime döndük ve korkularımızın adını da koyduk ya, başlıyoruz sormaya...
Ben bu kararı almak istiyorum aldığım takdirde olabilecek en kötü şey nedir? Ne olabilir?
Ve başlıyorsun korkuların yarattığı tüm kötü senaryoları bir bir sıralamaya,,,
Hoooppppppp hepsi karşında işte... Kıyamet Teorisi. Murphy tam gaz işbaşında yani...

Tekrar geriye yaslanıyorsun ve yine bir nefes arası ...

Nerde kalmıştık , çoktan seçmeli seçeneklerin olduğu ve korkuların da adının konduğu karar aşamasına gelmiştik..
Yani son bölüme...

Tüm korku senaryoları ortada, ve tabi birde karar almamız gereken ve kararsız kalınan o konu...

Tüm bu senaryolardan sonra zaten çoktan seçmeli seçenekler birden 2 ye düşecektir. Bende öyle oluyor...:) Yani , evet en kötü şartlarda bunlar olur. Eyvallah! Rağmen, ben bunu yapmak istiyormuyum dersin kendine...
Ve EVEEETTT! diyorsa yüreğindeki çocuk konu bitmiştiiiirrrr...
Vazgeçmişsindir..:)
Korkularından, endişelerinden, olasılıksızlıklar dahilinde bile olabilecek endişeli senaryolardan...
Atarsın kendini bilinmezin keyifli sularına... Nasılsa hazırlıklısın olabilecek kötü senaryolara da...
Hem senaryo bu ...
Kötüleri karar verme aşamasında düşündün, kararını verdin, ve atladın nasılsa...
Bundan sonrası çok daha keyifli...
İYİ DÜŞÜN İYİ OLSUN:))))